Ana içeriğe atla

KARDEŞ KISKANÇLIĞI




 Kıskançlık

Başka birisinin üstün bir durumuna karşı duyulan öfke duygusu, evrensel bir insan tepkisidir. Kıskançlık, içgüdüsel ve normal bir durumdur. Kıskançlık insanlık tarihi kadar eski, bazen eğlenceli ancak fazlası zarar olan durumdur. Çocuklar kıskançlık duygusuyla yaklaşık 2 yaş civarında tanışır.

Kıskançlığın Temel Özellikleri

  1. Gösterilen anormal davranışın amacı, kaybı önlemektir.
  2. Aklın değil, duygunun bir  ürünüdür. Çözüm mantıkta değil, duygularda gizlidir.
  3. Kıskançlık pasif bir duygudur. Uyarılırsa aktifleşir.

KARDEŞ KISKANÇLIĞI EVRENSEL VE DOĞAL BİR DUYGUDUR.

Kardeş Kıskançlığının Olası Nedenleri

  • Güvensizlik

Kardeşin doğumuyla birlikte ona ayrılan zamanın azalması, artık sevilmediğini, istenilmediğini düşünür, bebeğe karşı görülen ancak aslında anne ve babaya olan öfke, kırgınlık gibi duyguların gelişmesine neden olabilir. Çocuk kendini terk edilmiş güvensiz hissetmeye başlayabilir.

  • Anne-baba Tutumları

Kardeş kıskançlığının derecesi, ebeveynlerin tutumlarındaki değişikliklere, çocukla ebeveyn arasındaki yerleşmiş ilişkiye ve çocuğu kardeşine olumsuz bir etkide bulunmasına göz yumma hoşgörüsüne bağlı olarak değişir.

  • Mizaç

Bazı çocuklar diğer çocuklara göre daha kıskançtır.

  • Yaş Farkı

‘Yaş farkının az olduğu kardeşlerde kıskançlığın görülme oranı, yaş farkı fazla olanlara oranla daha fazladır’.

  • Cinsiyet

Çocuk sahibi olmada anne-babanın cinsiyete ilişkin bir tercihi varsa ve bunu çocuğa yansıtıyorsa, cinsiyete göre kıskançlık yaşanması beklenir.

  • Rekabet

Kardeşlerin birbirleriyle karşılaştırılması aralarında rekabet oluşmasına neden olabilir. Örneğin; ‘Bak kardeşin ne güzel yiyor yemeğini’ demenizi, kardeşler arası rekabetin oluşmasına ya da var olan rekabetin güçlenmesine neden olabilir.

  • Kaybetme Korkusu

Kardeşin doğumuyla birlikte annelerin ilk çocuğa daha az zaman ayırdıkları gözlenmiştir. Çocuğun karşılaştığı bu durum bebeğe karşı kızgınlık hissetmesine veya bu duyguları anne babaya yöneltmesine neden olabilir.

 

Çocuk, kardeşinin doğumuyla birlikte çeşitli nedenlerle korku ve endişeler yaşayabilir. Bu durumlar:

  1. Anne ve babayı paylaşma,
  2. Oyuncaklarını paylaşma,
  3. Dikkatin kendi üzerinden gidecek olması,
  4. Sevilmeme,
  5. Başkasının daha çok sevilmesi,
  6. İsteklerinin olmaması,
  7. Düzeninin değişmesi,
  8. Belirsizliktir.

 

Çocuğun kardeş kıskançlığı yaşadığı durumlarda;

Duygusal tepkiler

  • Öfke, huzursuzluk, mızırdanma
  • Depresyon, kendine acıma, üzüntü
  • Anneye aşırı düşkünlük
  • İştahsızlık
  • Uyku düzensizliği

Regresyon/Geriye Dönüş

  • Alt ıslatma
  • Emzik veya parmak emme
  • Gece yalnız yatamama
  • Bebeksi konuşma
  • Kendi başına giyinememe
  • Kendi başına yemek yememe

Sözel İfadeler

  • Kardeşimden nefret ediyorum
  • Beni sevmiyor musunuz?
  • Onu mu çok seviyorsun, beni mi?
  • Onu benden daha çok seviyorsunuz

Zarar Verici Davranışlar

  • Oyuncaklara ve eşyalara zarar verme
  • Aşırı öfke
  • Sakinleşmekte güçlük çekme
  • Kardeşe zarar verme gibi tepki ve söylemler ile karşılaşılabilir.

 

Kardeş Kıskançlığını Önlemek İçin Neler Yapılmalı?

Doğumdan Önce Hazırlık;

  1. Hamilelik süreci fazla geçmeden çocuğa haber verilmeli, sorduğu sorulara yaşına uygun ve doğru cevaplar verilmelidir.
  2. Olası süreç anlatılmalı ve anlaması kolaylaştırılmalıdır. Örneğin; bebek için doktor kontrollerine gidileceği, kardeşini görmeye gelen kişilerin olacağı anlatılmadır. Çocuğun kendi kendi doğumundan öncesi ve sonrasına ait fotoğraf ve videolar gösterilerek süreci anlaması kolaylaştırılabilir.
  3. Bebeğin hazırlıkları birlikte yapılmalı, bu esnada onun da fikirleri alınarak bütünlük vurgulanmalıdır.
  4. Bebeğin doğumundan önce oda değişikliği, okula başlama süreci gibi durumlar halledilmiş olmalıdır.

Doğumdan Sonra;

  1. Çocuğun ihtiyaçlarının zamanında karşılanmasına dikkat edilmelidir. Örneğin; uyku, yeme düzeni vs.
  2. Çocuğa sevildiği ve önemli olduğu hissettirilmelidir.
  3. Bebeğe bakım verirken büyük çocuğun katılımı sağlanmalıdır.
  4. Bebek doğmadan önce yapılan rutinler aksatılmamalıdır. Örneğin; bebeğin doğumundan önce her gün parka giden bir çocuk, bebeğin doğumundan sonra da bu rutine devam etmelidir. Anne götüremiyorsa bu rutini devam ettirecek biri bulunmalıdır.
  5. Zaman adil bir biçimde paylaştırılmalı ya da bazı etkinlikler bir arada yapılmalıdır. Örneğin; bebeği emzirirken çocuğa kitap okunması gibi.
  6. Kardeşine yönelik olumsuz duyguları önemsenmeli, anlamaya çalışılmalıdır.
  7. Bebeğe zarar vermesini önlemek amacıyla net kurallar konulmalıdır.
  8. Çocuk en az 5 yaşına kadar bebekle yalnız bırakılmamalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ROMANTİK İLİŞKİLERDE BAĞLANMA

Bağlanma Kuramı, yetişkin ilişkilerinde meydana gelen olumlu ve olumsuz pek çok yaşantıyı açıklamada etkili olan kuramlardan biridir. Hazan ve Shaver, Bowlby'nin Bağlanma Kuramını temel alarak yetişkinlikteki romantik ilişkilerin açıklanabileceğini öne sürmüştür. Hazan ve Shaver, 'insanların aşık olduklarındaki tutum ve duygularının, erken dönemlerde şekillenen bağlanma stilleri ile paralellik gösterdiğini'  savunmuştur.  Erken dönemde gelişen bağlanma stilleri ve zihinsel temsiller insan yaşamının sonraki dönemlerinde etkilidir. Kişilerin romantik ilişki, romantik eş ve benlik değerlendirmelerinde de etkilidir.  Bağlanma kuramına göre yakın ilişki, temel gereksinimleri karşılayabildiği ölçüde doyurucudur. Bağlanmanın kalitesi büyük oranda partnerin ulaşılabilirliğine ve gereksinimlere olumlu karşılık verebileceğine inanmaya bağlıdır. Bartholomev ve Horowitz, Bowlby'nin benliğe ve başkalarına ilişkin temsiller kavramını temel alarak bağlanma stillerini yeniden tanımlaya

ASPERGER SENDROMU

                                     ASPERGER SENDROMU NEDİR? Asperger sendromu 1944 yılında Hans Asperger tarafından tanımlanmıştır. Dr. Asperger bu çocukların duygularını irade ve ifade etme de zorluklar yaşadığını, toplumsal ipuçlarını anlamakta zorluk çektiklerini ve empati yapmakta zorluk çektiklerini belirtmiştir. Otizm'den farklı olarak dil becerilerinin zamanında geliştiği ve amacına yönelik kullanıldığı, çocuğun sosyal ilişki kurduğu görülmektedir.     Genellikle 4-11 yaş arasında görülür. Otizmde daha küçük yaş grubunda görülürken Asperger Sendromu'nda daha geç yaşlarda görülmesinin sebebi çocuğun sosyalleşmeye başlaması ile kazanılan sosyal becerilerdeki gerilik olarak gösterilir.   Asperger Sendromu'nun en önemli belirtileri aşırı içe kapanıklık, iletişim sorunu ve beceri zayıflığıdır . Ancak; Asperger Sendromlu çocukların ilgilendikleri konu hakkında konuşurken küçük birer profesör   kesildikleri görülmüştür. (Örneğin; yanardağlar ile çok ilgili olan

OTİZM VE OTİZMLİ ÇOCUĞA SAHİP OLMAK

 OTİZM NEDİR? Otizm, genellikle ilk 3 yaşta başlayan ve hayat boyu devam eden, kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur. Günümüzde basit testler ile tanısı erken konulabilmektedir. Erken tanı ve uygun rehabilitasyon programı bu vakaların hayata kazandırılmasında büyük rol oynamaktadır. Otizmin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik olduğu düşünülmektedir. Erkeklerde kızlara oranla daha sık görülür. Otizmlilerin %70'inde zeka geriliği vardır. %'10 unda ise üstün zeka görülebilir. Otizm ile birlikte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygu durum bozuklukları ve epilepsi görülebilmektedir.    Otizm Belirtileri: Göz teması ya yoktur ya da kısıtlıdır.                                                        Adı ile seslenince tepki vermezler  Aşırı hareketli veya hareketsiz olabilirler.  Çevreleri ile ilgilenmezler  Sarılma ve öpme gibi fiziksel temastan hoşlanmazlar.   Konuşmada gec