Ana içeriğe atla

ROMANTİK İLİŞKİLERDE BAĞLANMA






Bağlanma Kuramı, yetişkin ilişkilerinde meydana gelen olumlu ve olumsuz pek çok yaşantıyı açıklamada etkili olan kuramlardan biridir. Hazan ve Shaver, Bowlby'nin Bağlanma Kuramını temel alarak yetişkinlikteki romantik ilişkilerin açıklanabileceğini öne sürmüştür. Hazan ve Shaver, 'insanların aşık olduklarındaki tutum ve duygularının, erken dönemlerde şekillenen bağlanma stilleri ile paralellik gösterdiğini' savunmuştur. 

Erken dönemde gelişen bağlanma stilleri ve zihinsel temsiller insan yaşamının sonraki dönemlerinde etkilidir. Kişilerin romantik ilişki, romantik eş ve benlik değerlendirmelerinde de etkilidir. 

Bağlanma kuramına göre yakın ilişki, temel gereksinimleri karşılayabildiği ölçüde doyurucudur. Bağlanmanın kalitesi büyük oranda partnerin ulaşılabilirliğine ve gereksinimlere olumlu karşılık verebileceğine inanmaya bağlıdır. Bartholomev ve Horowitz, Bowlby'nin benliğe ve başkalarına ilişkin temsiller kavramını temel alarak bağlanma stillerini yeniden tanımlayarak farklı modeller önermişlerdir. Bağlanma stillerini dört kategoride ele almışlardır. Bunlar: 

  1. Güvenli Bağlanma Stili
  2. Saplantılı Bağlanma Stili
  3. Korkulu Bağlanma Stili
  4. Kayıtsız Bağlanma Stili

  • Güvenli Bağlanma Stili
Kişi kendisinin sevilmeye değer olduğunu, başkalarının da destekleyici olduğunu düşünür, ilişkilerinde güvenli ve rahattır. Başkalarıyla kolayca yakınlık kurarken aynı zamanda ilişkilerinde özerk kalabilmektedir. 

  • Saplantılı Bağlanma Stili
Kişi kendisiyle ilişkili değersizlik duyguları beslerken partneri ile ilgili olumlu değerlendirmeler yapar. Burada kişi kendisini sevilmeye değer görmezken başkalarını sevilmeye değer görür ve ilişkilerinde takıntılıdırlar.

  • Korkulu Bağlanma Stili
Güvenli Bağlanma Stili'nin tam tersi olarak karşımıza çıkar. Değersizlik duyguları içerisindeki birey kendisini başkalarının sevgilerine layık görmeyerek başkalarını reddedici ve güvensiz olarak görür. 

  • Kayıtsız Bağlanma Stili 
Kişi kendisini değerli görme eğilimindeyken diğerlerine karşı olumsuz tutum içerisindedir. Bu bireyler kendi özerkliklerine fazlasıyla değer verirler. Yakın ilişkilerin önemini ve başkalarına duyulan ihtiyacı reddederler. 


Yorumlar

  1. Merhaba. Bloğunuz ve yazılarınız çok güzel olmuş. Akıcı ve kolay okunuyor sanki sohbet tadında. Duyguları çok güzel ifade ediyorsunuz gerçekten. Umarım devam edersiniz yazmaya.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Mehmet Bey. Yeni yazılar yolda :)

      Sil
    2. günaydın yeliz hanım :)
      bloğunuza ABONE OL kısmını da eklerseniz çok sevinirim. takip etmek isterim sizi.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ASPERGER SENDROMU

                                     ASPERGER SENDROMU NEDİR? Asperger sendromu 1944 yılında Hans Asperger tarafından tanımlanmıştır. Dr. Asperger bu çocukların duygularını irade ve ifade etme de zorluklar yaşadığını, toplumsal ipuçlarını anlamakta zorluk çektiklerini ve empati yapmakta zorluk çektiklerini belirtmiştir. Otizm'den farklı olarak dil becerilerinin zamanında geliştiği ve amacına yönelik kullanıldığı, çocuğun sosyal ilişki kurduğu görülmektedir.     Genellikle 4-11 yaş arasında görülür. Otizmde daha küçük yaş grubunda görülürken Asperger Sendromu'nda daha geç yaşlarda görülmesinin sebebi çocuğun sosyalleşmeye başlaması ile kazanılan sosyal becerilerdeki gerilik olarak gösterilir.   Asperger Sendromu'nun en önemli belirtileri aşırı içe kapanıklık, iletişim sorunu ve beceri zayıflığıdır . Ancak; Asperger Sendromlu çocukların ilgilendikleri konu hakkında konuşurken küçük birer profesör   kesildikleri görülmüştür. (Örneğin; yanardağlar ile çok ilgili olan

OTİZM VE OTİZMLİ ÇOCUĞA SAHİP OLMAK

 OTİZM NEDİR? Otizm, genellikle ilk 3 yaşta başlayan ve hayat boyu devam eden, kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur. Günümüzde basit testler ile tanısı erken konulabilmektedir. Erken tanı ve uygun rehabilitasyon programı bu vakaların hayata kazandırılmasında büyük rol oynamaktadır. Otizmin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik olduğu düşünülmektedir. Erkeklerde kızlara oranla daha sık görülür. Otizmlilerin %70'inde zeka geriliği vardır. %'10 unda ise üstün zeka görülebilir. Otizm ile birlikte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygu durum bozuklukları ve epilepsi görülebilmektedir.    Otizm Belirtileri: Göz teması ya yoktur ya da kısıtlıdır.                                                        Adı ile seslenince tepki vermezler  Aşırı hareketli veya hareketsiz olabilirler.  Çevreleri ile ilgilenmezler  Sarılma ve öpme gibi fiziksel temastan hoşlanmazlar.   Konuşmada gec