Ana içeriğe atla

OTİZM VE OTİZMLİ ÇOCUĞA SAHİP OLMAK




 OTİZM NEDİR?

Otizm, genellikle ilk 3 yaşta başlayan ve hayat boyu devam eden, kişinin etrafıyla sözel ve sözel olmayan şekilde uygun ilişki kuramaması şeklinde ifade edebileceğimiz gelişimsel bir bozukluktur. Günümüzde basit testler ile tanısı erken konulabilmektedir. Erken tanı ve uygun rehabilitasyon programı bu vakaların hayata kazandırılmasında büyük rol oynamaktadır. Otizmin nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genetik olduğu düşünülmektedir. Erkeklerde kızlara oranla daha sık görülür. Otizmlilerin %70'inde zeka geriliği vardır. %'10 unda ise üstün zeka görülebilir. Otizm ile birlikte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, duygu durum bozuklukları ve epilepsi görülebilmektedir. 

 Otizm Belirtileri:

  • Göz teması ya yoktur ya da kısıtlıdır.                                                      
  •  Adı ile seslenince tepki vermezler 
  • Aşırı hareketli veya hareketsiz olabilirler. 
  • Çevreleri ile ilgilenmezler 
  • Sarılma ve öpme gibi fiziksel temastan hoşlanmazlar. 
  •  Konuşmada gecikme vardır. 
  • Topluluk içinde yaşıtları ile diyalog kurmazlar, oyunlara katılmazlar, kendilerini izole ederler. 
  • Konuşmayı öğrenseler bile hep aynı kelimeyi tekrar ederler. 
  • Konuşmayı iletişim aracı olarak kullanmazlar 
  • Uygun olmayan cümleler kurar kalıp gibi konuşurlar. 
  •  Konuşma şekilleri ve ses tonları tekdüzedir. 
  • İlgisiz şekilde her şeye gülebilir ve kıkırdayabilirler. 
  •  Bir cismin bir parçasına takıntı yapabilirler. ( örneğin sürekli arabanın tekerleği ile oynamak) 
  • Kendilerine ve etrafındaki eşyalara zarar verebilirler. 
  • Tehlikeye karşı duyarsızdırlar. 
  • Acıya karşı duyarsızdırlar. 
  • Yapılan espriyi veya imayı kavramakta güçlük çekerler.
  • Bazı objelere aşırı bağlanabilirler. 
  •  Düzen takıntıları vardır. Rutinleri bozulduğunda hırçınlaşabilirler. 
  •  Tekrarlayan bir hareketi örneğin el çırpma, zıplama, kendi etrafında dönme, sürekli öne arkaya sallanma, kanat çırpma gibi yaparlar. 
  • Normal çocuklar gibi hayal kurarak oyun oynamazlar, arabaları dizer sürekli tekerini çevirirler.
  •  Sosyal ortama girdiklerinde aşırı korkup tepki verebilirler. 
  • Sıklıkla yemek yeme bozukluğu gösterirler. 
  • Kendilerine ve etrafındaki eşyalara zarar verebilirler.
 gibi pek çok durum otizm belirtileri arasında yer alır.

OTİZMLİ ÇOCUĞA SAHİP OLMAK:

Ebeveynler için güç bir durum olan otizmin kabullenilmesi zor olsa da erken teşhis ve tedavi ile son derece pozitif sonuçlar elde edilmektedir. 'Otizm nedir?' sorusunun sıklıkla rastlanan yanlış cevabı bir hastalık olmasıdır. Otizm bir hastalık değil bir rahatsızlıktır. Rahatsızlığı kabullenme sürecinde ve otizmle ilgili tedavide sosyal destek faktörü önemlidir. Uzmanlardan alınan destek yanında sorunla başa çıkmanın yollarını gösteren sosyal destek faktörü, hem ebeveynlerin hem de otizmli çocukların bulundukları duruma uyum sağlamalarını kolaylaştırmaktadır. Sosyal ve aile ilişkilerinin tamamen değiştiği bir durum olan otizmli bir çocuğa sahip olmak ailelerin zaman zaman duygusal, maddi ve psikolojik anlamda sıkıntılar yaşamasına neden olur. Tamamen ebeveynlerine bağımlı olan otizmli çocuklar için ebeveynlerin gelecek kaygısı yoğundur. Bu aşamada sosyal destek faktörü ebeveynlerin yaşamlarını otizmli çocukları ile birlikte sağlıklı sürdürmelerinde önemli bir destektir. Otizm tedavi edilemez bir durum değildir. Doğru zamanda doğru tedavi ile bireysel yetenekler geliştirilebilir.  Bu durumla alakalı pek çok hikaye mevcuttur. Otizmli Ayberk'in hikayesi buna güzel bir örnek oluşturmaktadır.

 ADI AYBERK AKSU.

Kendisi %98’lerde otistik bir çocuktu. Annesi ve babası o küçükken ayrıldı. Bir tek babasıyla iletişim kuruyordu. Annesi hastalığını kabullenmişti. Ona bakıcı tutulmuş, krize girmesin diye ne istiyorsa yapılıyordu. Ayberk’in aldığı eğitim onu kendi dünyasından çıkaramamıştı. Hastalığından dolayı saçına bile dokundurtmuyordu. 90 kilo civarındaydı. Ağız kaslarını kontrol edemediğinden salyası akıyordu. Yani görüntüsü hiç de iyi değildi.
Babası Naciye adlı biriyle evlenmiş, yurtdışına çıkmıştı. Daha sonra Naciye Aksu,eşine Ayberk’i yanına almayı istediğini söyledi. Ayberk için yeni bir ev aldılar, yüzmeyi sevdiği için havuzluydu. Bir gün Naciye Aksu, Ayberk havuzdayken, havuza havlu attı. Ayberk gidip onu aldı ve belli bir seviyede ona geri verdi. Bunu daha uzak olarak 3 kere yaptı ve üçünde de geri getirdi. En son geitrişinde farketti ki, Ayberk ona gülümsüyordu. Naciye, onun dünyasına girmeyi başarmıştı. Otizmi araştırmaya başladı ve ödül almış bir bilim adamının aslında otistik olduğunu öğrendi. Bu onda büyük umut yarattı ve Ayberk için uğraşmaya başladı. İlk olarak ona ”ver” demeyi öğretti. Bunun için en sevdiği soslu makarnayı kullandı. Ver demeyi öğrenmesi için onu aç yatırdığı bile oldu. Ve başardı, Ayberk ”makarna ver.” dedi. eğitimi yanında onun görünüşünün de düzelmesi gerekiyordu. Sürekli ”sallanma Ayberk, ağzını kapa Ayberk” diyerek onu uyarmaya başladı. Uyarma süreleri arasındaki fark günden güne açılıyordu. Evet bunu da başarmıştı.
Yüzme yanında yürüyüş bandında da çalışmasını istedi. Ayberk başta istemedi, krize girdi. Ama Naciye Aksu, bu sefer de patates kızartmasıyla kandırarak onu banda çıkardı ve yürüyüşe başlattı. Ayberk giderek kilo veriyor ve fit bir görünüm elde ediyordu. Kendi isteğiyle berbere gitti ve saçını kestirdi. Kendine baktıkça mutlu oluyordu. Bu sırada eğitiminde ilerleme kaydederken yemeğe ilgisi olduğunu fark ettiler. o geleceğin aşçısı olacaktı.
İlerlemeler çok iyi sonuç verdi, Otizm %20’ lere kadar geriledi. Ayberk artık normal bir genç gibiydi ve bir ilki gerçekleştirdi. O ilk otistik fotomodel oldu.
Anlatmaktaki amacım, bunun yayılmasını istiyorum.
Çünkü ülkemizde hala otizmin tedavisi yok diye biliniyor.
Otizmin tedavisi var, Sevgi.

OTİZM TEDAVİSİ:

  • Otizm tedavisinde erken teşhis ve tedavi büyük önem taşır.Tedavinin amacı otizmli bireyin sosyal ve bireysel yeteneklerini geliştirmektir. Bu amaçla davranışsal eğitim ve özel terapiler uygulanır. Uygulanacak tedavinin aileye uygun olması da önemlidir. Konuşma terapisi, motor yetenekleri artırmaya yönelik terapiler, sosyal ileşim becerisini kazandırmaya yönelik terapiler uygulanan tedaviler arasındadır. 
  • İlaçlar, depresyon, dikkat eksikliğihiperaktivite, obsesif kompulsif bozukluk gibi otizme eşlik eden durumlarda kullanılabilir. 
  • Otizm tedavisinde ebeveyn eğitimi de son derece önemlidir. Otizm konusunda ailelere destek veren yasal sivil toplum kuruluşları vardır.

Yorumlar

  1. çok faydalı bi metin olmuş devamını görmeyi dileriz..

    YanıtlaSil
  2. Çok güzel bir metin beni derinden etkiledi umarım sürekli böyle güzel metinler görürüz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar

    1. Ülkemizde otizmli bireyler ve aileleri için rehberlik eden ve onlara süreç boyunca destek olan bir anlayış var mı? Diyenlere güzel bir cevap olmuş Ve bu konuyla ilgili böyle güzel bir çalışma yapmanıza çok menmun ve gurur duydum biliyorumki bu çalışmaların dahada üst seviyede olacağına inanıyorum ve çalışmalarında başarılar diliyorum

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

ASPERGER SENDROMU

                                     ASPERGER SENDROMU NEDİR? Asperger sendromu 1944 yılında Hans Asperger tarafından tanımlanmıştır. Dr. Asperger bu çocukların duygularını irade ve ifade etme de zorluklar yaşadığını, toplumsal ipuçlarını anlamakta zorluk çektiklerini ve empati yapmakta zorluk çektiklerini belirtmiştir. Otizm'den farklı olarak dil becerilerinin zamanında geliştiği ve amacına yönelik kullanıldığı, çocuğun sosyal ilişki kurduğu görülmektedir.     Genellikle 4-11 yaş arasında görülür. Otizmde daha küçük yaş grubunda görülürken Asperger Sendromu'nda daha geç yaşlarda görülmesinin sebebi çocuğun sosyalleşmeye başlaması ile kazanılan sosyal becerilerdeki gerilik olarak gösterilir.   Asperger Sendromu'nun en önemli belirtileri aşırı içe kapanıklık, iletişim sorunu ve beceri zayıflığıdır . Ancak; Asperger Sendromlu çocukların ilgilendikleri konu hakkında konuşurken küçük birer profesör   kesildikleri görülmüştür. (Örneğin; yanardağlar ile çok ilgili olan

ROMANTİK İLİŞKİLERDE BAĞLANMA

Bağlanma Kuramı, yetişkin ilişkilerinde meydana gelen olumlu ve olumsuz pek çok yaşantıyı açıklamada etkili olan kuramlardan biridir. Hazan ve Shaver, Bowlby'nin Bağlanma Kuramını temel alarak yetişkinlikteki romantik ilişkilerin açıklanabileceğini öne sürmüştür. Hazan ve Shaver, 'insanların aşık olduklarındaki tutum ve duygularının, erken dönemlerde şekillenen bağlanma stilleri ile paralellik gösterdiğini'  savunmuştur.  Erken dönemde gelişen bağlanma stilleri ve zihinsel temsiller insan yaşamının sonraki dönemlerinde etkilidir. Kişilerin romantik ilişki, romantik eş ve benlik değerlendirmelerinde de etkilidir.  Bağlanma kuramına göre yakın ilişki, temel gereksinimleri karşılayabildiği ölçüde doyurucudur. Bağlanmanın kalitesi büyük oranda partnerin ulaşılabilirliğine ve gereksinimlere olumlu karşılık verebileceğine inanmaya bağlıdır. Bartholomev ve Horowitz, Bowlby'nin benliğe ve başkalarına ilişkin temsiller kavramını temel alarak bağlanma stillerini yeniden tanımlaya